17 Aralık 2011 Cumartesi

Güneşli bir Cumartesi gününde ne yapılır?





Sizi bilmem ama Cumartesi bizim için telefonun çalmadığı, radyonun tatlı tatlı Manu Chao mırıldandığı, güneşli mi/yağmurlu mu demeden burada buluştuğumuz, özel bir gündür. Han merdivenlerinden hiç ses gelmez, bina bize ait olur.

Gitgide daha hızlı akan günlerin/haftanın yoğunluğuna bakmaksızın kalbimiz sadece "o yüzük", "aklımdaki kolye" için çarpar. Arkadaşlarımız arar, aklımızı çelmeye, yoldan çıkarmaya uğraşırlar.

Sadece gülümseriz. Ve kuyumculuk tanrılarına hediyeler sunmaya devam ederiz....

8 Aralık 2011 Perşembe

"Bebekten kuyumcu"





Güneşli bir kış gününde kapı çalındı. İçeriye Banu, Maya ve Emre girdi. Banu atölyemizin bir üyesi, güzel sanatlarda yolculuğa çıkıp kuyumculuk patikasından sapanlardan. Beraber pek çok neşeli ders yaptık. Kızı Maya da Banu'ya uzunca bir zaman eşlik etti. Daha anne karnındayken çekiç sesi dinledi, ateşin ısısı, eğenin açısı, işte bunun gibi ufak tefek gizlere tanık oldu. İşte bu gün, Maya'nın annesi ve babasıyla ilk defa kucağa gelen bir bebek olarak atölyeyi ziyaret edişiydi. Aletleri bıraktık elimizden, çevresini sardık, "bebekten kuyumcu" kızı kucakladık sevdik...

28 Kasım 2011 Pazartesi

Bunu ben yaptım!










Bir avuç tasarım meraklısı, yaratıcılıklarının sınırlarını keşfetmeye ve birkaç saatini kuyuncu atölyesinde geçirmeye niyet etmiş....masal böyle başlıyor.

Belli aralarla düzenlediğimiz "Kendi kolyeni tasarla (ve gerçekleştir)" atölye çalışmasından bahsediyorum. Mum modelleme, bizim Cumartesi öğleden sonrasını geçirmek için seçtiğimiz rutin bir aktivite. Ama atölyemize konuk olan hanımlar ve beyler genellikle kendi mesleklerinden çok uzağa düşen, hayalgücünü, elleri, birtakım garip? aletleri kullanmayı içeren bir maceraya atılmış oluyorlar. Hayatlarında ilk kez.

Kağıt, kalem, mum, ateş....bana itaat edecek mi? Ah, olamaz...iyice yayıldı, şunu düzelteyim...o ne, sen bitirdin mi yoksa? İnanmiyorum! Çok güzel olmuş, hocam, benimki de tamam mı? Derken...gün bitmiş oluyor. Sıra kolyelerin dökülmesi ve tamamlamasında.

Aşağıki fotoğraflar böyle bir günü anlatıyor işte. Kendine, bir aile bireyine,en sevdiği arkadaşına kim daha güzel bir hediye verebilir ki?

Bir sonraki atölye çalışmasının tarihlerini sabırsızlıkla bekleyiniz!

10 Kasım 2011 Perşembe

Birkaç güzel insan














Uzunca süren hazırlıktan sonra Sieraad'ta 4 yogun gün geçirdik. Güzel mücevherler gördük, yaratıcı stand düzenlemeleri içimizi aydınlattı. Ben şahsen, Amsterdam'ı özlemiştim. Ama orada olmanın en güzel tarafı Westergas binalarındaki havalı fuar alanı, uluslararası alanda pek çok hayranı olan mücevher parçaları değil de onları yaratan bazı güzel insanları tanımak, dostluk etmekti. Michel Kiupers, İnes de Booij, Tode Rygg ve eşi Marcus (ah o işini gücünü, saygın şirketlerdeki sorumluluklarını birkaç günlüğüne erteleyip sanatçı eş aşkına eline matkap, çekiş, temizlik bezi alan adamlar) Güzel insanlar tanıdık, yorgunluğu, gerginliği beraber atlattık, seneye yaratacakları parçaları merak içerisinde vedalaştık.

3 Kasım 2011 Perşembe

Sieraad için Amsterdam'dayız...

Uzun zamandır heyecanlı çalışmalar içindeydik. Stand tasarımları, özel koleksiyonun hazırlanması derken... Şimdi Amsterdam'da, Sieraad'dayız. Uluslararası Mücevher Sanatı Fuarı, bugünden itibaren 3 gün boyunca sürecek.

İşte Sieraad için özel olarak hazırlanan parçalardan bir kısmı...










Birkaç günlük fuar macerasından; dünyanın her bir yerinden yeni tasarımcılar tanımış olmak yeterince tatmin edici iken; bakalım bu bambaşka şehirden ne gibi ilhamlar almış olarak dönüş yapacağız...

2 Kasım 2011 Çarşamba

ONtasarımCI Zerre Design'da





Sevgili Özlem Tuna'nın açmış olduğu internet sitesi bir ilki gerçekleştiriyor. Biz On Tasarımcı; Aslı Kıyak İngin, Birsen Canbaz, Kunter Şekercioğlu, Selda OKutan, Leyla Taranto, Örge Tulga, Özlem Tuna, Erdem Akan ve Tulya Madra ile çalışmalarımızı Zerre Design Store'da online olarak sergiliyoruz.

Geçen günlerde yaşadığımız büyük felaketten sonra; Zerre Design'da yer alan tasarımcılar olarak, biz de kendi yeteneklerimiz, ürettiklerimiz ile Van'a destek olmak için çabalıyoruz. Online satışların bir kısmı, Van'da yardım bekleyenlere gönderilmek üzere Kızılay'a bağışlanacak.

ONtasarımCI ve Zerre Design Store'u daha yakından incelemek isteyenler için:

http://zerredesignstore.com

8 Ekim 2011 Cumartesi

Bir Gün Benim Olacaksın!





Kocaman kocaman safirlerimiz yok, elmaslarımız, yakutlarımız. Ama bunlarla neler yapılabileceğine dair fikirlerimiz var! "Mücevher Tasarımı ve Çizimi" dersinden...

7 Eylül 2011 Çarşamba

Okulun ilk günü




Bugün okulun ilk günü. Eğelerini gümüşlerine kapan geldi, çok özlemişiz birbirimizi! Uzun uzun gezip gördüklerimizi konuşmadık, vakit nakittir derler, heheh yararlanalım bu sevimli klişemizden. Velakin, yüzük yapmaya giriştiler...Zeyneb, Oya, Gülçe verdiğim "sade ama hatasız bir alyans" projesi ile boğuşurken Özgün balerin yüzüğünü bitirdi. Çoklu ama hatasız kaynak buna derim işte! Semiha kuzu dişi montürüne meydan okudu, yakında duman rengi bir kuvars parmaklarını süslüyor olacak.

Arı kovanı diye buna derim ben: gürültücü ve yaratıcı :)

5 Eylül 2011 Pazartesi

Ayberk Apartımanı






Duyduk ki Piyer Loti Caddesi'nde ikamet etmeye başladığımızdan yeni haberi olan dostlarımız varmış. Ayberk Apartmanı 8 numarayı size anlatacağıma söz vermiştim zaten. Kısmet bugüneymiş! Burası henüz "apartıman" diye yazılan zamanlardan kalma, 40'lı yılların mimarisini yansıtan bir yapı. Duvarı "yavruağzı"na boyalı, döner trabzanlı merdivenine rağmen, heybetli demirkapısı ile dişiden ziyade erkeksi. Saksı koyma yerleri bol, önündeki çınarların yazın gölge ve hışhış sesi yaptığı, kışın da azıcık deniz görmeye müsaade ettiği ışıklı ve huzurlu bir alan. Sasanna Showroom giriş katı komşumuz olur, fotoğrafçı Gökhan Bey ise acil ve artistik ürün çekimlerimize hızır gibi cevap veren alt kat komşumuz. Eh, onun dışında avukatlar, avukatlar...janti, güngörmüş, bazıları derebeyi gibi gür sesli. Hepsinin gönlümüzde bir yeri var ama en çok kahveyi pişirip kapımızı çalan sevimli Elif'in!

20 Ağustos 2011 Cumartesi

Gizemli Bayan D ya da 8.5 Numaralı Tektaş











Bayan D'yi tanımıyorum. Ama onun için çok özel bir tektaş ısmarlamaya gelen adamı tanırım. Çok sevgili ve zarif parmaklı bir arkadaşı ile geldi, tektaş istediğini söyledi. Taş özel olmalıydı, mesela siyah bir elmas....ya da konyak rengi bir pırlanta... Incecik parmaklı kadına Amsterdam gezisinde evlilik teklifinde bulunacaktı, herşey gizlice yürütülmeliydi, kızın parmaklarını ölçme şansımız yoktu ama çok inceydiler. Mesela....siparişi vermeye gelirken yanına kattığı arkadaşınınki gibi...9, 8.5, 9.5...ama hangisi? Kuyumcu içgüdülerime güvenerek ben karar vermeliydim. Yüzüğü yapmaya başladım: kare teller haddeden çekildi, büküldü, gümüş prototip yapılacaktı. Taşa tam ölçüsünde bir yuva, sonra yüzük koluna güzelce kaynayacak, müşterinin onayı alınacak. Hepimiz heyecanlıyız, bir Bond operasyonu daha...Hah, tamam, sevdiler! Şimdi beyaz altından aynısı yapılacak, yuvası oturtulacak ve taş mıhlanacak! Cila, temizlik....ve....yüzük hazır. Şu anda bir bavulda, kadife kutusunda dinleniyor olmalı. Pazartesi günü ışığa çıkacak, bir teknede, o malum EVET'i duymak için. Ayrıntıları çok ama çoook merak ediyorum! Yüzüğün son halini yayınlamaya sıra geldiğinde belki bunları da paylaşabilirim, kim bilir?

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More