17 Aralık 2011 Cumartesi

Güneşli bir Cumartesi gününde ne yapılır?





Sizi bilmem ama Cumartesi bizim için telefonun çalmadığı, radyonun tatlı tatlı Manu Chao mırıldandığı, güneşli mi/yağmurlu mu demeden burada buluştuğumuz, özel bir gündür. Han merdivenlerinden hiç ses gelmez, bina bize ait olur.

Gitgide daha hızlı akan günlerin/haftanın yoğunluğuna bakmaksızın kalbimiz sadece "o yüzük", "aklımdaki kolye" için çarpar. Arkadaşlarımız arar, aklımızı çelmeye, yoldan çıkarmaya uğraşırlar.

Sadece gülümseriz. Ve kuyumculuk tanrılarına hediyeler sunmaya devam ederiz....

8 Aralık 2011 Perşembe

"Bebekten kuyumcu"





Güneşli bir kış gününde kapı çalındı. İçeriye Banu, Maya ve Emre girdi. Banu atölyemizin bir üyesi, güzel sanatlarda yolculuğa çıkıp kuyumculuk patikasından sapanlardan. Beraber pek çok neşeli ders yaptık. Kızı Maya da Banu'ya uzunca bir zaman eşlik etti. Daha anne karnındayken çekiç sesi dinledi, ateşin ısısı, eğenin açısı, işte bunun gibi ufak tefek gizlere tanık oldu. İşte bu gün, Maya'nın annesi ve babasıyla ilk defa kucağa gelen bir bebek olarak atölyeyi ziyaret edişiydi. Aletleri bıraktık elimizden, çevresini sardık, "bebekten kuyumcu" kızı kucakladık sevdik...

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More